Birçok erkek, sağlık sorunlarını önemsemeyerek, zamanla daha büyük ve tedavi edilmesi zor hale gelen hastalıklarla karşılaşabiliyor. Oysa hastalıkların erken dönemde fark edilmesi ve müdahale edilmesi, sadece tedavi sürecini kolaylaştırmakla kalmaz, aynı zamanda hayat kurtarıcı olabilir.
“Gençlikteki ihmallerin bedeli de bazen bir ömür boyu sürebilir” diyen Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Akif Diri, erkek sağlığı konusunda toplumda yeterince konuşulmayan ama hayati öneme sahip konulara ışık tuttu. Varikoselden prostat kanserine, kısırlıktan stresin cinsel sağlığa etkisine kadar pek çok başlıkta bilgi veren Doç. Dr. Diri, yanlış inanışların da altını çizerek ayakta idrar yapmanın prostat sağlığını bozduğuna dair düşüncenin doğru olmadığını söyledi.
Şok Gazetesi olarak sizden gelen soruları derledik, erkek sağlığında en fazla merak edilenleri uzmanına sorduk… Okurlarımızın hem kendilerinin hem de sevdiklerinin sağlığını koruyabilmek için bu röportajı dikkatle okumasını tavsiye ediyoruz…
Erkek sağlığı açısından en sık karşılaştığınız ürolojik hastalıklar nelerdir?
Varikosel, erkek genital sistemi hastalıkları arasında en sık karşılaşılan durumlardan biridir. Toplumda görülme sıklığı yaklaşık %20 civarındadır. Ancak bu vakaların büyük bir kısmı, bir erkeğin yaşamı boyunca herhangi bir sağlık sorununa yol açmadan varlığını sürdürebilir. Bu kadar yaygın görülmesine rağmen varikosel her zaman tedavi gerektirmez. Hastalığın ilaçla tedavisi mümkün değildir; tek tedavi yöntemi cerrahidir. Ancak her varikosel hastası ameliyat edilmez. Cerrahi müdahale kararı verirken en önemli kriterimiz erkek kısırlığıdır. Eğer varikosel, sperm parametrelerinde bozulmaya neden olmuşsa, testis hacminde küçülme gözlemlenmişse ya da çıplak gözle fark edilebilecek düzeyde damar genişlemesi varsa, ameliyat gereklidir. Bu durumda uyguladığımız cerrahi yöntem, varikoselektomi olarak adlandırılır. Genellikle basit bir operasyon gibi algılansa da, mikroskop altında gerçekleştirilen bu ameliyatta genişlemiş ve işlevini yitirmiş toplardamarlar dikkatlice bağlanır. Operasyon sonrası hastalar çoğu zaman yalnızca bir gün hastanede kalır. Yaklaşık beş ila yedi gün içinde günlük yaşantılarına dönebilirler. Varikosel, erkek kısırlığının önlenebilir en önemli nedenlerinden biri olup, doğru zamanda yapılan cerrahi müdahale ile önemli sonuçlar elde edilebilmektedir.
Prostat büyümesi yaşla birlikte normal midir, yoksa bir hastalık belirtisi mi? Ne zaman kanserleşir?
Prostat bezi, mesanenin hemen çıkışında yer alan ve idrar kanalını çepeçevre saran, yaklaşık kestane büyüklüğünde bir yardımcı üreme organıdır. Yaşın ilerlemesiyle birlikte hormonal değişimlere bağlı olarak bu bezde büyüme görülebilir. Prostat bezinin iyi huylu büyümesi oldukça yaygındır ve idrar kanalını daraltarak mesanenin tam olarak boşalmasını engelleyebilir. 60 yaşını geçmiş erkeklerin üçte ikisinde bu durum görülürken, bu hastaların yaklaşık yarısı zamanla cerrahi müdahaleye ihtiyaç duyabilir. Ancak tedavide ilk seçenek her zaman ameliyat değildir. Yaşam tarzı değişiklikleri, bitkisel destekler ve ilaç tedavileri öncelikli olarak tercih edilir.
50 YAŞ ÜZERİ ERKEKLER YILDA BİR KEZ KONTROLDEN GEÇİN
Prostatla ilgili en önemli sağlık sorunlarından biri de prostat kanseridir. Vücutta en sık görülen kanser türlerinden biri olmasına rağmen, ölüm oranları açısından daha alt sıralarda yer alır. Prostat kanserinin gelişiminde en önemli risk faktörleri yaşın ilerlemesi ve genetik yatkınlıktır. Bu nedenle, özellikle 50 yaş üzeri erkeklerin yılda bir kez üroloji kontrolünden geçmeleri büyük önem taşır. Ailesinde özellikle baba, amca veya kuzenlerde prostat kanseri öyküsü olan bireylerin ise bu kontrolleri daha erken yaşta başlatmaları önerilir. Erken teşhis edilen prostat kanseri, genellikle başarılı bir şekilde tedavi edilebilir ve hastalara tümörsüz bir yaşam şansı sunar.
Erkeklerde kısırlık neden olur, bu durum tedavi edilebilir mi?
Erkeklerde kısırlığın (infertilite) birçok farklı nedeni olabilir. Temel olarak, sperm üretimi, sperm taşıma yolları, hormonal dengeler ya da genetik faktörlerle ilgili sorunlardan kaynaklanır. En yaygın nedenler ise şöyle:
Sperm Üretimi Problemleri
Varikosel, İnmemiş testis vs durumunda sperm üretimi azalabilir. Özellikle kabakulak sonrası testis iltihabı (orşit) gibi durumlar sperm üretimini bozabilir. Radyasyon kemoterapi, radyoterapi veya bazı ilaçlar sperm üretimini durdurabilir. Genetik bozukluklar sperm üretimini etkiler.
Sperm Taşıma Tıkanıklıkları
Vas deferens gibi sperm taşıyan kanallardaki tıkanıklıklar veya doğuştan yokluğu sperm çıkışını engeller.
Hormonal Problemler
Beyindeki hipofiz ya da hipotalamus hormonlarının eksikliği sperm üretimini düşürebilir. Tiroid bozuklukları hormon dengelerini bozarak etkide bulunabilir.
Cinsel İşlev Bozuklukları
Sertleşme bozuklukları ve retrograd ejakülasyon yani meninin boşalma esnasında mesaneye geri kaçması gibi durumlar…
Çevresel ve Yaşam Tarzı Faktörleri
Sigara, alkol ve uyuşturucu kullanımını bu başlıkta sayabiliriz. Ayrıca aşırı stres, aşırı sıcaklık (sık sauna, dar iç çamaşırları) ve obezite de çevresel yaşam tarzı sebebiyle oluşan kısırlığa örneklerdir.
İdiopatik (Nedeni Bilinmeyen)
Bazı erkeklerde yapılan tüm testlere rağmen kısırlığın net bir sebebi bulunamayabilir. Yani gördüğünüz gibi erkek kısırlığı birçok farklı sebebe bağlı olabilir. Bu sebeple tanı için çok iyi bir fiziki muayene ve laboratuvar değerlendirmesi gerekir.
Erkeklerde hormon seviyeleri (özellikle testosteron) yaşla birlikte nasıl değişiyor ve bu ne gibi etkiler yaratıyor?
Tıpkı vücudumuzdaki diğer organlar gibi, yaşla birlikte erkek üreme sistemi de yaşlanır ve fonksiyonlarında azalma görülür. Bu süreçte, erkeklik hormonu olarak bilinen testosteron seviyelerinde düşüş yaşanması da kaçınılmazdır. Testosteron yalnızca cinsel yaşam için değil; yaşam konforu, ruh sağlığı, kalp ve kemik sağlığı gibi birçok sistem üzerinde de önemli etkilere sahiptir. Yaşa bağlı olarak bu hormonun azalmasıyla ortaya çıkan tabloya anoz adı verilir. Anoz, düzenli sağlık kontrolleri sırasında tespit edildiğinde, hormon replasman tedavileriyle yönetilebilir. Uygulanan bu tedaviler, yaşlanan erkekte görülen pek çok sorunun giderilmesine katkı sağlayabilir ve yaşam kalitesini belirgin şekilde artırabilir.
KONTROLSÜZ VE KORUNMASIZ OLMAYIN
Genç erişkin erkekler cinsel yolla bulaşan hastalıkları çok önemsemiyor gibi görünüyorlar. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
Genç erkeklerde cinsel yolla bulaşan hastalıklar, çoğunlukla kontrolsüz ve korunmasız cinsel ilişki sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle gençlerin, özellikle cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda yeterli bilgiye sahip olmaları son derece önemlidir. Ne yazık ki gençlik döneminin getirdiği bilinçsizlik ya da ihmalkârlık, bu hastalıkların yayılmasına zemin hazırlayabiliyor. Ancak unutulmamalıdır ki, genç yaşta yaşanan korunmasız cinsel ilişkilerin bedeli bazen bir ömür boyu sürebilir.
TOPLUMSAL BİLİNÇ HERKES İÇİN GEREKLİDİR
Toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi yalnızca erkekler açısından değil, kadınlar açısından da büyük önem taşır. Çünkü cinsel yolla bulaşan hastalıklar, genellikle eşli (partnerli) tedavi gerektiren ciddi enfeksiyonlardır. Bu nedenle gençlere, bu hastalıklardan korunma yollarını öğretmek ve bu bilgilerin uygulanmasını sağlamak, hayati öneme sahip bir koruyucu sağlık hizmetidir.
TESTİSTE AĞRISIZ ŞİŞLİĞE DİKKAT
Testis kanseri genç yaşta görülebilir mi, belirtileri nelerdir?
Testis kanserleri daha çok testiste ağrısız şişlikle karakterize tümörlerdir. Bu tümörler her yaşta görülebilmekle birlikte en sık 15-35 yaş arası hastalarda rastlanmaktadır. Bu kanser grubunda en önemli şey bu tümörün erken tespit edilip vücuttan hızlıca çıkarılması ile tam bir iyileşme mümkündür. Erkekler kadınlara göre bu konuda şanslıdır çünkü gonadlar kadınlarda karın içindeyken, erkeklerde Skrotum dediğimiz torbaların içinde yer aldığı için rahatlıkla elle muayene edilip eğer tümör varsa rahatlıkla fark edilebilir. Bu sebeple çocuklarımıza yumurtaların da bir anormallik olup olmadığı ile ilgili muayene yapmaları öğretilebilir. Bu da tümörün erken tespitinde önemli olabilir.
İdrar yaparken yanma, sık idrara çıkma gibi şikâyetler erkeklerde neyin habercisi olabilir?
İdrar yaparken yanma ve sık idrara çıkma şikâyetleri, yalnızca erkeklerde değil, kadınlarda da sık görülen ürolojik sorunlar arasındadır. Erkeklerde bu tür şikâyetler genellikle mesane çıkışında tıkanıklık (infravezikal obstrüksiyon) ya da idrar yolu enfeksiyonları ile ilişkilidir. Ancak bu belirtiler, tek başına değerlendirilmemelidir; başka semptomlarla birlikte ele alınması gerekir. Aynı şikâyetler, üreterin alt ucunda bulunan taşlarda da görülebilir. Kısacası, prostatın iyi huylu büyümesi, kötü huylu tümörleri, prostat iltihapları, idrar yolu enfeksiyonları ve üriner sistem taşları gibi birçok durumda bu nonspesifik (belirgin olmayan) semptomlarla karşılaşmak mümkündür.
STRES ÖNEMLİ BİR FAKTÖRDÜR
Stres ve yaşam tarzı erkek ürolojik sağlığını nasıl etkiler?
Stresli yaşam tarzı, erkeklerde ürolojik sağlığı çok yönlü olarak olumsuz etkileyebilir. Bu etkiler arasında en yaygın olanlar; sertleşme problemleri ve libido azalması gibi cinsel fonksiyon bozukluklarıdır. Kronik stres, testosteron seviyesini düşürerek cinsel isteğin azalmasına yol açabilir. Aynı zamanda erken boşalma ya da boşalamama gibi ejakülasyon bozuklukları da stresle bağlantılı olabilir. Stres hormonlarından özellikle kortizol, sperm üretimini ve kalitesini olumsuz etkileyebilir. Uyku düzensizliği, sigara ve alkol gibi kötü yaşam alışkanlıkları da sperm sağlığını bozabilir. Ayrıca, idrar yolları ile ilgili olarak aşırı aktif mesane, interstisyel sistit ve kronik pelvik ağrı sendromu gibi rahatsızlıkların da stresli bireylerde daha sık görüldüğü bilinmektedir. Özetle stres, yalnızca ruh sağlığını değil, aynı zamanda erkeklerin ürogenital sistem sağlığını da ciddi şekilde etkileyebilen önemli bir faktördür.
BU İNANIŞLAR DOĞRU DEĞLDİR
Toplumda erkek sağlığıyla ilgili sık karşılaşılan yanlış inanışlar veya tabular nelerdir?
Aklıma gelen iki yaygın yanlış inanışı şöyle açıklamak isterim. Birincisi, ayakta idrar yapmanın prostat sağlığını bozduğuna dair inanıştır ki bu doğru değildir. Ayakta idrar yapmak prostat üzerinde olumsuz bir etki yaratmaz. Ancak mesanesini tam olarak boşaltmakta zorlanan, özellikle nörojen mesane tanısı konmuş hastalarda oturarak işemeyi tavsiye ediyoruz. Toplumda bu konuyla ilgili çeşitli dini, sosyal ya da alışkanlığa dayalı tavsiyeler yer alsa da, tıbben ayakta işemenin sağlığa zararlı olduğu söylenemez.
80 YAŞINDAKİ NİNEYİ MUAYENEYE…
İkinci yanlış inanış ise, alkolün böbrek taşını düşürdüğü yönündedir. Oysa genel olarak böbrek taşı düşürmeyle hiçbir ilgisi yoktur. Hatta alkol, vücutta sıvı kaybına (dehidratasyon) neden olarak taş düşürmeyi zorlaştırabilir. Bu inanış öylesine yaygındır ki, meslek hayatımda 80 yaşındaki bir ninenin taş düşürmesi için bira içirilip çakırkeyif halde bana muayeneye getirdiklerine dahi tanık oldum.