İşte geçtiğimiz ay binlerce insan, “site:chatgpt.com/share” gibi basit bir arama yaparak, başkalarının en özel sohbetlerine erişti. Bağımlılık itiraflarından ticari sırlarına, hatta şifrelerine kadar… İnsanlığın dijital günlüğü bir anda ifşa oldu.
OpenAI özelliği apar topar kapattı, Google ve arama motorları indeksleri temizlemeye başladı. Ama soru şu: “Dijital güvenlik” diye güvenerek sırtımızı yasladığımız yapay zekâ, daha yolun başında bu kadar açık veriyorsa, yarın neleri kaybedeceğiz?
Medyanın Geleceği: Google’ın AI Özetleri
Bir diğer cephede Google, arama sonuçlarının en üstüne kendi yapay zekâsı Gemini’nin ürettiği özetleri koymaya başladı. Siz linke tıklamadan, yazının “özünü” önünüze sunuyor. Kullanıcı için cazip, ama gazeteci için felaket. Çünkü haber sitelerinin reklam gelirleri düşüyor, içerik üreticisinin emeği gasp ediliyor.
Bunu en sert şekilde tarif eden yorum şu: “Nitelikli dolandırıcılık.” Eğer dijital telif yasaları, yapay zekâ özetlerini kapsamazsa, yakın gelecekte gazeteciler ve haber siteleri ciddi sorunlar yaşayacak. Ve asıl önemlisi, toplumun haber alma özgürlüğü sürecin işleyişinden kaynaklı ağır darbe yiyecek.
Tavşanlar, Trambolinler ve Sahte Gerçeklik
Geçtiğimiz ay internette milyonları mest eden “trambolinde zıplayan tavşan” videosunu hatırlıyor musunuz? Tatlı, komik, paylaşmalık… Ama sahteydi. Büyük ihtimalle Google’ın yeni video üreticisi Veo’nun ürünü. Bir tavşan aniden yok oluyor, rengi değişiyor, göze batmayan ama gerçekliği bozan detaylar…
Bugün tavşan, yarın politikacı. O videonun bir gün seçim mitinginde, savaş meydanında ya da bir ekonomik kriz anında karşımıza çıkmayacağını kim garanti edebilir? Dijital çağın en büyük sorusu burada: Gözlerimize güvenebilir miyiz?
Yapay Zekânın Geliştiricileri Endişeli
OpenAI’nin CEO’su Sam Altman, geliştirdikleri GPT-5 için “Dijital bir zihin yarattık, ama biz bile tam olarak anlamıyoruz” diyor.
Yapay zekanın babası" olarak anılan Dr. Geoffrey Hinton ise, “makinelerin, insanın anlamayacağı kendilerine özgü içsel bir dil” geliştirebileceği konusunda uyardı. Ona göre, bu içsel monolog sistemleri, yapay zekânın karar alma süreçlerinden insan faktörünü tamamen dışlayabilir ve kararların neden alındığı anlaşılamaz hale gelebilir.
Dr. Geoffrey Hinton daha da ileri gidiyor: “Makineler kendi içsel dillerini geliştiriyor.” Yani yapay zekâ bir gün bizim anlayamayacağımız şekilde konuşmaya başlarsa, kontrol kimde olacak? Belki de hiç kimsede. Ve bu yalnızca fütüristik bir kâbus değil; Hinton’a göre işsizlik dalgası da yaşanabilir. Yapay zekanın sadece fabrikalar değil, yazılımcılar, tasarımcılar, doktorlar yani yüksek beceri gerektiren entelektüel rutin işleri de üstlenebileceğini ve bu durumun da toplumsal mutsuzluğa yol açabileceğini ifade etti.
Yani aslında sistemi geliştirenler dahi sistemden endişeli.
Dijital Devrim mi, Dijital Felaket mi?
Yapay zekâ bize hız, kolaylık ve sınırsız olanaklar sunuyor. Ama aynı zamanda mahremiyetimizi, ekonomik istikrarımızı ve hatta gerçeği algılama biçimimizi tehdit ediyor.
Sorunun özü şu: Teknoloji ilerlerken insanlık geride kalmamalı. Aksi halde, algoritmaların içsel monologları arasında kendi sesimizi kaybetme riskiyle karşı karşıyayız.
Unutmayın: Dijital çağda asıl tehlike, gerçeği değil, “gerçek sandığımızı” kaybetmektir.
